21 Nisan 2008 Pazartesi

Su an slovenyadayim burada internet bulmak zor ve pahali bosnaya gittigimde belgrad dan bu yana gecen herseyi paylasacagim...ilginiz icin sagolun

Kral Obrenovic@in Cumhuriyet Meydani ndaki aniti.Kral,Turklere kok sokturmus olmakla meshur. Selanik den beri yazamadim.Makedonya da ve Sirbistan da internet bulmak zor oldu benim icin.Simdi Sirbistan-Novi Sad dayim ve aradaki zamani ozetlemeye calisacagim;onemli noktalari atlamadan. Makedonya hakkinda daha uzun kalacagim donus zamanina kadar simdilik bir sey soylemiyorum cunku boylesi sicak ve sevimli bir ulkenin hakkini birkac sozcuk ve kisitli fotorafla yemek istemem.Yine de beni evlerinde bir gece agirlayan Vasilevska ailesine,ozellikle Sunny e tesekkur borcluyum. Sirbistan!Belgrad! Belgrad,Istanbul disinda Balkan yarimadasinin en buyuk sehri ve hem tarihi hem stratejik acidan cok onemli bir yer oldugu icin,tipki istanbul gibi, farkli zamanlarin ve toplumlarin izini cok rahat yansitiyor.Belki bu yuzden benim icinde tum turumun en onemli yerlerinden biriydi.Uskup den 14 saat suren tren yolculugu sonrasinda kendine has atmosferi ile farkli bir sehirde oldugunuzu hemen hissediyorsunuz. Tarihi boyunca defalarca yikilmis pek cok savas gormus bir sehir olmasina ragmen Belgrad in cok iyi korunmus olmasi beni sasirtti.Burada sokaklar ve binalar besyuz yillik tarihini seriveriyor onunuze:Osmanli dan kalma turk evleri(cogu simdi muze ya da Kafana denilen kahvehane olarak hizmet veren binlar bunlar ve mahalla denilen eski turk yerlesim bolgesinde bulunuyorlar)ondokuzuncu yuzyilda insa edilmis bati avrupa tarzi binalar ve sosyalist donemin sade bloklari(belgrad lilar bu binalardan nefret ediyor ama yemin edebilirim bir tanesini alin ve levent e dikin bakin neler olacak!)yanyana diziliyor. Dikkatimi hemen ceken ikinci sey ise son derece yesil bir yer olmasi Belgrad in.Tum sehrin etrafi ormanlarla kapli ve yesillik yine elli yillik sosyalizm donemi boyunca uygulanan merkezi planlama sistemi dogrultusunda kurulan genis parklarla gittiginiz heryerde size temiz hava soluma imkani taniyor.Insanlar tahmin etigimin otesinde yardimsever ve dost canlisi.Turkiye den geldiginizi duyduklari anda baslayiveriyorlar Kusadasi nin ne kadar guzel bir yer oldugunu anlatmaya. Hepsi kesinlikle Istanbul u gormeyi cok istiyor.Misafirperverlik ve comertlikte de Turkleri aratmiyorlar.Adres sordugunuz biri size vaktiniz varsa bir kahve icme teklifinde bulunuyor,oburu internet masrafinizi karsiliyor.Beraber yemek yediginiz de ise meshur yemeklerinin aslinda turk yemekleri oldugunu itiraf etmekte de mahsur gormuyorlar:Tulumba,Burek,Joghurt,Sarma(kelimenin anlaminin sigara sarmakla ayni kokten geldigini duyduklarinda cok guluyorlar)... Bunun disinda Belgrad da pek cok yer adini yine turkce den aliyor.Sehrin tuna nehrine kivrilan burnun tam ortasinda kurulan Kale nin adi Kalemegdan,Kale meydan yani.Sehrin en onemli yeri ve acikcasi bana Topkapi Sarayi ni andirdi.Hayatimda ilk defa yabanci sehirde biri bana turkce bir kelimeyi ingilizceye cevirmeye calisti.Sadece yol sormustum.Simdi sen buradan duz gitmek.Sonra karsina Dortcol cikmak.Dortcol, dort yolun kesistigi yer demek.Sen ordan duz devam etmek.Karaburma,Ekmekcic,Terazije,Tasmagdan(tas magdeni)gibi isimlerle bu listeyi uzatmak mumkun.Sirpcada gercekten cok turkce kelime var ve insanlarin bununla bir sorunu olmadigi gibi tarihleriyle de - her ne kadar osmanli yi haracli ve kanli bir donem olarak kabul etseler de- pek sorunlari yok. Butun bunlarin Sirbistan da politik gundemin kosova yuzunden gerildigi bir donemde olmasi rahatlatici.Pek cok turbe iyi korunmus.Mac oncesinde bazi asiri holiganlara karsi sirp polisi sehrin tek camisi olan Bayrakli camii nin onunde ciddi guvenlik okusturmus.Eger osmanli dan kalma fazla eser yoksa bunun nedeni art arda gelen avusturya alman ve ingiliz bombardimani. Iki gece Tuna nehri uzerinde ahsap bir tekne uzerine kurulu Arkabarka adli hostel de kaldim.Avrupada bu tarzdaki tek yermis.Gercekten cok rahat ve sakin bir yer.Isletenler genc arkadas canlisi ve yardimsever.Oda kahvalti 1000 dinar yani 12 euro gibi birsey.Evet Sirp parasinin degeri epey dusuk.Bankamatige ilk gittigimde o kadar sifirli parayla ne yapacagimi saasirdim.Kendinizi zengin gibi hissediyorsunuz ama kisa sure sonra cuzdaniniz hic bir ise yaramayan bir suru 10 luk ve 20 lik kagitla doluyor. Yunanistan la karsilastirmak gerekirse yeme icme cok daha ucuz ama ulasim pahali.Toplu ulasim araclari cok eski ve uzun araliklarla hareket ediyorlar.Taksiye binmek mecbur hale geliyor ama dikkatli olmali daha ilk istasyondan cikarken butun taksicilerin akbaba gibi baktigini hissettim.Sehir meydanina 1200 dinara beni birakabilecegini soyledi bir tanesi.Daha sonra o mesafenin 200 dinardan fazla etmeyecegini ogrendim.Yemeklere gelince,Chevap,ustu"kaymak"li kofte ve Pljeckavica(muhtemelen yanlis yazdim) denen bir tur sirp hamburgeri burada fastfood un belkemigi.Son derece doyurucu ve lezzetliler ve yalnizca 2 simit parasina!Etin patatesten daha ucuz oldugu bir ulke sirbistan.Bira da oyle.Bira tuketimi fazla oldugundan heryerde taze ve lezzetli bira bulmak mumkun.Ictigim en pahali bira nin 50cl si 130 dinardi yani 2 lira 80 kurus.Efes Pilsen de buradaki pazardan kendine bir pay almaya calissa da sirplar Jelen(geyik)den ve Lav(aslan)dan vazgecmeyecekler gibi. Sirbistan da muzeler bakimindan sanssizdim cunku sitenin basina koydugum resimde arka planda duran muazzam halk muzesi, gormeyi cok istedigim tito muzesi(yalnizca evinin uzaktan resmini cekebildim)kapaliydi ve tesla muzesi icinde firsatim olmadi.Bunun disinda sehrin onemli yerlerinden bahsetmek gerekirse,Kinez Mihaylova caddesi,Kalemegdan ile Cumhuriyet Meydani arasinda uzanan,tarihi binalarin sik kafelerin otellerin alisveris yerlerinin siralandigi;belki bizim istiklal caddesi diyebilecegimiz (ama kesinlikle daha bakimli) yaklasik 1 km lik cadde.Belgrad in atardamari.Guzel bir video ekledim,mekan knez mihailova.

Kalemegdan a knez mihaylova dan heryerde cocuk arabali alielerin turladigi, eski yugoslavya donemine ait para ve rozetlerin satildigi yemyesil bir parki, Sahat Kula(Saat kulesi) yi ve Stanpol Kapiya(Istanbul Kapisi) gecerek variyorsunuz.Kale defalarca turkler ve avusturyalilar arasinda el degistirdiginden ve cok cetin savaslara ev sahipligi yapmis oldugundan ortacagdaki goruntusunu koruyamamis. En buyuk kuleyi turkler tek bir top mermisiyle ,tam cephaneligin oldugu yere isabet ettirerek, havaya ucurmuslar.Surlarin zamanla onemini kaybetmesiyle de yerine yapilan bataryalarda bugun insanlarin piknik yapip hosca vakit gecirdikleri sehre tepeden bakan genis bir duzluk var. Genc hanimlarla orada tanistim.

12 Nisan 2008 Cumartesi

elbette gece... soz yine resimlerde
11 nisan-12 nisan Selanik te yesil alan bulmak gercekten zor. antik roma kalintilarinin ortasinda durdugu Navarinu şehrin nefes alabildigi birkac yerden biri Meydanin etrafinda hos kafeler ve tavernalar var. Sanirim kafa dinlemek icin en musait yer burasi tabii gündüz vakti. Gece yaklastikca buradan Aristotelus akadar kalabalik artiyor. Selanik gece hayatiyla ünlü. Arkadaslirimla gece icin sozlestik saat 11 de Aristotelus da buluşacağız. Öncesinde her türk gibi yöre insanın Kemal'in Evi diye bildiği ilk okul kitaplarından aşina olduğumuz evi arıyorum. Bulmam gercekten zor oldu cunku turistik bir yer olarak bilinmiyor. haritalarda yok. ancak turk konsoloslugu olaraka sordugunuzda gosteriyorlar.Giris icin pasaportunuz ve kimliginiz de sart. İçerdeki esyalar orijinal degil Balkan Savaşlarindan sonra Zubeyde Hanim evi geri donme umuduyla terke ttikten sonra yunanli bir alie tasiniyor ancak lozan antlasmasiyla ev turkiye ye verilmek uzere yunan hukumetince aileden satin aliniyor.esyala topkapisan ve ataturkun istanbuldaki koleksiyonundan getirilmis.ama evin iyi korundugunu gormek beni memnun etti.. Sonraki duragim Ana Poli (Upper town) olarak bilinen sehrin sirtlarinda ve yuksekce bir yerlerde bulunan Kastra bolgesi.Kastra kale demek. Sanirim burasi bir kale kurmak icinde en makul yer. Osmanli zamaninda turkler daha cok buraya yerlesmis o yuzden burada mimari biraz daha farkli ve daha cok anadolu mimarisine benziyor.Dar sokaklari kucuk kafeleri ile cok sirin bir yer.Yinede cok tenha bir yer ,turk turistlerden baska kimse yok. Aristo universitesine dogru yola koyuluyorum. Arkadaslar universiteyi gezdirecekler.Acikcasi ilk izlenimin siyasi aktivitelerin kendini cok rahat ifade edebildigi yonunde oldu.Uzatmiyorum sozu resimlere birakiyorum.

11 Nisan 2008 Cuma

9-10 Nisan Herseyden once gecikdigim icin uzgunum vize ve bilet konusunda epey talihsizlik yasadim. Nihayet ilk duragim olan Selanik e vardim. On dort saat suren tren yolculugundan sonra( gumruklerde epey bekletiyorlar) sabah bir trenin icinde tum sorumluluklarimdan arinmis olarak uyanmak harikaydi. Sirayla Dedeagac(Alexandrapolis), Iskece(Xanthi), Drama dan olusan trakya bolgesini gectim.Raylar gur bir cam ormaninin icinden geciyor.Ara ara turk koyleri secilebiliyor. Istasyonda 3euro karsiliginda cantanizi 24 saat koyabileceginiz dolaplar var ama ben heyecandan 20 kg ile birlikte istasyondan sehrin ana meydani olan Aristotelus a kadar yurudum. Adres bulmak kolay.Sokaklar mazgal seklinde.4 euro ya alinacak turistik bir harita birazda yunan alfabesi bilgisi yeterli.Kafeler siklastikca yaklastigimi anladim.Hemen birseyler ogrenmeliyim. Nereye gidilir Ne yenir,icilir. Son sorudan basladim ve kafelerden birine oturup garsondan bana ozel,buralara has, birseyler getirmesini soyleyince dahice bir fikri varmis gibi bir ifadeye kapilip "Greek Coffee" dedi.Bildigin Turk Kahvesi geldi. Heryerde oncelikle su ikram ediliyor. Istersen suyunu ic ve kalk.Ben birde frape soyledim.Burada en meshuru bu:Ustu kopuklu kremali ve karamel soslu buzlu kahve. Aristotelus Meydanindan, hemen deniz kenarinda konuclanan ve tarihi binalarin etrafinda yarim daire cizerek sinirlarini belirledigi ana meydandan, bir kolu bizim haydarpasa limanina benzetebilecegimiz digeri ise gorenlerin Izmir-Kordon la mukayese ettigi ve Beyaz Kule ye(Turkler Kanli Kule derlermis)kadar uzanan sik kafelerin ard arda dizildigi yol boyunca herkes bunu iciyor. Izmir demisken, bunu benim agzimdan almak zordur ama Selanik kizlari gercekten guzel.Aradigini Izmir de bulamayanlar sanslarini birde burada deneyebilirler.Polis memurlari bile guzel. Hersey bukadar guzel degil tabii. Selanik de umdugumdan cok dilenci buldum. Arnavutlar ve Afrika kokenliler burada ucuz is gucu olarak kullaniliyor. Sokak saticiligi ve sokak muzisyenligi yine onlarin elinde. Akordeon calan adamla biraz Almanca biraz Turkce biraz Inglizce konustuk. Arnavutmus. Turk oldugumu duyunca annesinin musluman oldugunu ve adininda zeliha oldugunu soyledi. Dedigim gibi sehir yollari duzenli.Ev arkadasim Malamas ile bulusuncaya dek tek basima gezmekte gucluk cekmedim.Bunun yaninda her ne kadar gecekondu problemi olmasa da yapilasma bana biraz carpik geldi, resimleri koydum yorum sizin. Tesaduf', geldigim gunun askami Aristotelus Meydannin da YKP nin mitingi vardi.YKP yuzde 10 oy ile mecliste sozu olan guclu bir parti, ulke gundeminde de tum Yunanistan i kasip kavuran sosyal haklari kisitlayici yasa tasarisi olunca meydan hinca hinc doldu. Kalabalik arasinda cogu ikinci dunya savasini ve sonrasindaki ic savasi gormus yaslilar en on yerlere gecebilmek icin cirpiniyorlardi.Elimde ykp bayragini gorunce cok sevindiler. Ne dediklerini anlamasam da tahmin edebiliyordum. Mucadeleye gencler devam ediyor! Gozum tabii genc yoldaslarimi ariyor. Bir grubu kestiriyorum: Herete Sintrofe (Merhaba Yoldas) Uzun uzun tartisiyoruz; yasli olanlar kiziyor.Sohbet edecekseniz baska yere, der gibiler.Yaklasik bir saat suren mitingden sonra yeni arkadaslarimin esliginde bir bara gidiyoruz ama ben cok yorgun oldugum icin erken vedalasirken yarin icin tekrar bulusma sozu alip telefon numarami veriyorum. Gece gec saat yinede Malamas la siyasetcilerin denyoluklarindan dem vuruyoruz. Son olarak imkanlarim kisitli 2-3 gunde bir yazicam.Imla hatalarimi hos karsilayin

20 Şubat 2008 Çarşamba

Harita1

Tur yandaki rotayı takip ediyor.Politik gelişmeler yüzünden Kosova'yı turdan çıkarttım.Korktuğumdan değil Pasaportumda NATO damgası istemediğimden.Bulgaristan'da harcanacak zaman ve parayı da Hırvatistan ve Slovenya'da harcarım diye düşündüm.
Halka içindeki yerler önemli duraklarım.40 veya 45 gün sürmesini planlıyorum

18 Şubat 2008 Pazartesi

Günce

Mart ayında Balkan ülkelerini kapsayacak bir geziyi uzun zamandır planlıyordum.Evde üzerine hayali gezi turumu çizecek haritam kalmadığında hayalimi gerçekleştirmenin artık zamanı geldiğinide anladım.Yanıma bir not defteri alacak gördüklerimi yaşadıklarımı günlük tadında yazacaktım.Bi Blogdur gidiyor...Ben de,her ne kadar defterime yazacaklarımı aynen geçirmeyeceksem de,gezi boyunca yaşadıklarımı eş dostla paylaşmak olsun,yaşadığım zamanın mukayesesini yapabilmek olsun,internet üzerinden milyonlarca insana ulaşabilme çabasında olanlara katıldım:)Ben uzaklardayken ailemi tedirgin etmemek,onların beni zırt pırt arayıp ''Oğlum yemeğini yiyormusun,aman kalın giyin,üşütme!''türünden tembihlerini almamak da interaktif ortamda bir günlük oluşturmam için bir başka sebepti. Düşündüm ki her ne kadar üzerinde yaşadığımız dünya haritalarda çizgilere bölünmüş olsa da her ne kadar bu bölünmüşlüğe yenileri daha eklense de,dünyanın neresinde yaşıyor olsak da olalım, sonuçta hep aynı gökyüzüne ,aynı Ay'a ,Güneş'e,yıldızlara bakıyoruz ve hepimiz bir Gökyüzü İmparatorluğu'nun yurttaşlarıyız.Hayır, günce de hep bu kadar ciddi olmayacağım!Yine de oldum olalı otel ve uçak rezervasyonlarına ve yalnız alışveriş merkezleri- ünlü müzeler- büyük caddeler üçgeninden oluşan seyahatlere karşı mesafliydim.Ne mutlu arka sokakları da gezenlere! Dünya'ya gelişimizden sorumlu olmadığımız gibi üzerinde doğacağımız toprakların seçimindende hiçbirimiz sorumlu olmadık.Ancak kendimizi bir yabancı olarak bu dünya üzerinde tanır ve var ederiz.Tıpkı uzaklara,başka topraklara yapacağımız seyahat gibi...Derim ki Dünya önümüze sunulan altın bir tepsidir,içinde daha önceden hiç tadmadığımız pek çok yiyecek olan..Ve açıkçası masadan aç kalkmak büyük enayiliktir. S on olarak Site gün be gün güncellenecek ve resim video gibi görsel malzemelerdende beslenecek.Balkan Günce'sini daha sonra yapacağım gezilerin günlükleri takip edecek ve Gökyüzü İmparatorluğu tamamlanacak.Elimden geldiğince İngilizce'ye de çevireceğim. Mart'ı bekleyelim!..Şimdiden Sevgiler Noyan Coşkun.